Rss Feed

Müzik Hiç Durmasın



  Hiç bir konserde bu kadar zıpladıgımı,şarkılara ses tellerime zarar vermek istercesine eşlik ettigimi hatırlamıyorum.Artık nasıl bir enerji barındırmışsam günlerdir işte konserde dışarı çıktı.Şu ana kadar da konserlerde hiç o önlerdeki bagıra bagıra şarkı söyleyen,biraz müzik duysa zıplayan grubun içinde olmamıştım.Bu konserde o da oldu :) Şunu anladım ki açıkhava konserlerinde önemli olan sanatçı degil topluluk.Daha konser başlamamışken dj sahneye çıktı ve bize iki şarkı söyletti birde iki hareketli parça biz hemen konser havasına büründük.Ne çalsa eşlik edecektik zaten.Yerimizde durmak istemiyorduk,yorulmak bilmiyorduk desek yeridir konser sonuna kadar...

 Konsere gelirsek geçen senelerdeki gibi Beyaz yine milleti güldürdü.Sonra sahneye Emre Aydın çıktı hareketli parçalarında coştuk ki çogu parçasını bilmememe ragmen.İlk nakaratda şarkıyı ögreniyorduk ikinci nakaratta eşlik ediyorduk(tabi bilinen 3,4 parçasını biliyordum).Emre Aydın 1 saat sahnede kaldı buna nazaran Sertab Erener'in daha çok sahnede kalmasını beklerken 5,6 parça sahnede kalmış gibi geldi.Birde ben Sertab Erener'de daha fazla coşacagımızı zannederken parçaları daha durgun kaldı Emre Aydın şarkıları yanında.Yani Sertab Erener dinlemelikti Emre Aydın ise son ses eşlik etmelik.
 Birde deginmek istedigim başka nokta her konserde oldugu gibi bu konserde de ''konsere gelme amacını anlamadıgım'' insanlar oluşuydu.Ne için gelmişlerse şarkılara eşlik etmek yok , ikide bir telefon kontrol etmeler(erkek bir gruptan bahsediyorum),etrafa bakmalar,telefonla konser arka planda poz vermeler.Herhalde bunlar sırf yarın  ''dün nerdeydiniz?'' sorusuna ''konserdeydik'' cevabını vermek için geliyorlar, işleri güçleri hava,karizma oldugu için.Konsere geliyorsun arkadaşım burdaki tek amaç eglenmek olmalı.Onların derdi ise aman saçım bozulmasın,ayna nerde ayna :) Bir podyum onlar için,gösteriş.
 Sonuçta eglenenler gene eglendi bizde dahil ve hiç bitmesini istemedik.Darısı Tarkan Konserinin Başına...

Tekrar Tekrar İzlenesi Tek Dizi


   
  Hangi diziden mi bahsediyorum? Tabi ki ''How I Met Your Mother''..Bazılarınız itiraz edicek belli ama önce açıklamama izin verin.Bu yazıyı bir blogta bu dizi hakkında bir yazıyı okurken yazmak aklıma geldi.Önce tek diziden kastım şu anda yeni sezonları dönen bir diiz oldugu için(eski efsaneler unutulmadı bilginize)Şimdi gelelim neden tekrar tekrar izlesenizde sıkılmayacaksınız.Benim kanaitimce bir daha izlemek isteyeceginiz diziler komedi dizileri olur sizi tekrar aynı espri ile güldürmeyi başaran diziler.Bir macera,polisiye,korku,gerilim en fazla oda mükemmel ise 2.ciye seyrettirir kendini...Ben bu diziyi neden tekrar tekrar seyretsenizde canınızın sıkılmayacagını söyleyeyim madde madde:
  • Öncelikle dizi 22dakika bu da gereksiz sahne olmamasını saglıyor.''Ne çabuk bitti diyorsunuz?''
  • Dizi bir durum komedisi degil yani karakterlerin düştügü komik durumlara degilde yaptıkları esprilere gülüyorsunuz( cem yılmaz seven bunu da sever hesabı)
  • Türk dizilerinde en sevmedigim birşey de yok tabi ki bu dizide.Birinin ayagının takılıp yada illa fiziksel bir güldürüye zorlayan bir yanı yok.Komiklik tamamen diyaloglara dayalı
  • Espri yapıldıgında bir tek siz degil karakterler de gülüyor ve bu çok samimi olmasını saglıyor.
  • Bir komedi dizisi olarak bazı bölümlerin son karelerinde sizi hüzünlendirmeyi başaran tek dizi
  • Bahsettikleri olayları izledikten sonra ''aa evet gerçektende öyle'' diyebiliyorsunuz
  • Bazı bölümleri vardır ki bölüm sonu arka fondaki sesin söylediklerinden sonra hayatınıza bir daha baştan bakıyorsunuz
  • Gün geçtikçe efsaneleşe bir karatere sahip.Onun agzıyla Barney: legen...wait for it...daryyy :)
  • Bölüm bittiginde 2 saat suratınızda anlamını çözemediginiz bir tebessüm oluşuyor
  • Kısaca size koltuktan düşürecek kadar espri vaat ediyor(buraya dikkat söze dayalı espri)
  • Tekrar ediyorum cem yılmaz seven bunu da sever

İnternetten Para Kazanmak


   
  İnsanların yogun ilgisinin oldugu bir konudur internetten para kazanmak.Neden mi? Çünkü herkes bunu çok basit sanır.''Oturdugu yerden para
kazanıyor hesabı'' hemen google yazar ''internetten para kazanmak'' önüne de sayısız seçenek gelir ve heyecanlanır hemen bende kazanacakmıyım acaba? diye.Hayır x) Kolay degil o kadar...İlk ögrendigi şeylerden biri reklamlara tıklayarak para kazanmaktır.Örnek bir siteye üye olur ve işe koyulur ama sandıgı kadar basit degildir bu iş tek başına olmayacaktır,her reklamdan para kazandıran site alt üyeleri olanlara sadece dişe dokunur bir para vermektedir.İkinci aşamaya geçer bu aşamada  ''parayı kendi kurdugum siteden kazanayım o zaman'' der..Büyük ihtimal bedava hizmet veren siteler arar ve bu sefer de google'a bedava hosting,free hosting,free forum türünde yazılar yazar.Hoşuna giden bir tanesine üye olur.Örnek ilk kurdugu forum sitesi olsun.Hemen heyecanla kategoriler oluşturmaktadır, alıntı(çalıntı) yaparak tüm kategorileri doldurur.Şimdi sıra üye çekmeye gelmiştir.Kendisini hemen google kayıt ettirir(eklenmesi uzun sürer), site ekle diye google da arattıgında da önüne gelen her siteye kendisi eklemeye çalışır karşılıgında sadece bir script'i sitesine koyması istenmiştir.Bu işlem de tamamdır.Sıra reklamları eklemey gelmiştir , ögrenmiştir ki bu işte ''google adsense'' kullanılmalıdır.Ona üye olur(biraz zaman alır).Üyeliginin onaylandıgı görür görmez hemen reklam kodlarını sitesinin altına üstüne
görülebilecek her yerine koyar(burada aslında çogu free forum firmasının hizmet koşullarını ihlal eder).Ve para kazanmayı beklemeye başlar bu sırada tabi ki (ç)alıntı yaparak konularını günceller..Bir kaç misafirin oldugunu görür, sevinir.Her gün adsense hesabına bakar.Baktıgıylada kalır.Hiç para yoktur yada bu da para mı ki diyecegi kadar para birikmiştir hesabında.Düşünür sorunu yine kendisinde bulmaz der ki ''zaten çok fazla forum sitesi var,aralarında kayboldum''.Bu
seferde site yapmaya koyulur.Free hosting saglayan bir firmadan hostunu alır.Bu
arada 1 ay geçmiştir ve bu arkadaş kendini ''webmaster'' ilan etmiştir.Nede olsa bir sürü hazır kod,script kullandı degil mi? :) Ve sitesini hazırlamaya başlar firmanın verdigi yada hazır kodlar,programlarla..Forumdan bir farkı yoktur aslında ama bu sefer haber şeklinde konular ekler,yanlara son dakika,maç sonuçları,fal,saat türünde ne varsa koyar.Ve yine ilk aşamada yaptıklarını tekrarladıktan sonra(site ekle,google kayıt gibi) reklamları gene ekler.Ve beklemeye başlar.Bu sefer inançlıdır içinde ''harbi güzel oldu bu sefer'' diye geçirmektedir.Ve beklemeye başlar bir,iki,üç gün olur birşey yok(siteyi güncellemeye devam).Bir,iki,üç hafta geçer hala tık yok.Bu aşamada bazıları akıllanmaya(internetten para kazanmak kolay iş degil şeklinde) bazılarıda hala bedavaya para kazanmak için google sorgulamaktadır.
 Bu yazdıklarımda kendilerinden bir parça görenler bakın şimdi:
  • İnternetten bedava para kazanmak diye birşey yok
  • Herşey emek verilerek olur
  • Bu dünyada yaratıcılık önemlidir.
  • Diger sitelerin arasında sıyrılman için benzer degil farklı bir şey yapman gerekir
  • Evet reklamlardan para kazananlar vardır ama onlarda örgüt gibi 40,50kişiden oluşmaktadırlar
  • Kod yazamayan kimseye webmaster denmez ve aslında webmaster çok genel bir kavramdır artık alt dallara ayrılmıştır
  • Ve son söz bu alanda birşeyler yapabilmen için kafanı kullan ''yaratıcı ol'' tekrar ediyorum ''yaratıcı ol''
    

Sınavdan sonra...


  
 Bir ögrenci eger öss sınavına hazırlanıyorsa büyük ihtimal çogu aktiviteden de mahrum kalıcak demektir...Bende bu yıl sınavdan sonra ögrencinin şaşırabilecegi durumları derledim
 İşte örnekler ;
  • Sınavdan sonra bir ayda bitiremeyecegi kadar yeni filmin dvd&vcd'si çıkmış olacak.
  • Ne kadar da güzel albümler, şarkılar çıkmış demesi olası.
  • Teknolojinin gelişim hızına inanamayacak, ona herşey ucuzlamış görünecek aslında yeni versiyonları çıkmış olacak
  • Fifa 09'u dogru düzgün oynayamadan Fifa 2010'u beklemeye başlayacak
  • Prison Break'de Micheal hala kaçmayı sürdürecek
  • Testere 5'i izlemeden 6'nın vizyona girecegini duyacak
  • Beyazıt Öztürk'ün gaflarına kaldıgı yerden devam ettigini görecek( severek izliyoruz :D )
  • Angelina Jolie&Brad Pitt çifti büyük ihtimal 7.çocuklarını evlat edinicek
  • Lostun 5.sezonunu en son izleyenlerden biri olucak.
  • 16, 32 mb internet hala 100 ytl üstünde olacak
  • Ugur Dündar'ı daha da genç görecek
  • Hala Türkiye Avrupa Birligine üye olmamış olacak
  • Ve bu örnekler bitmek tükenmek bilmeyecek...

İzleyiciler ''Degerlidir'' Bilmeyenlere


  
   Kemik bir kitlen varsa bu demek degil ki vazgeçilmessin.İki kişiyle bu iş olur mu?...Nerden mi bahsediyorum?Bursa Carrefour'daki ''Afm'' sinemalarından.Çogunlukla filmleri orda seyrederim bu salonlarının büyük oluşundan ve ses kalitesinden kaynaklanır ama her zaman eleştirmişimdir.Hemen örnek verelim biletinizi
aldınız hemen girişte biletinizin kesilmesi lazım ama etrafta çalışan yok ancak mısırcı orada olacak ki hemen koşup biletinizi kesicek.Hadi bunu geçtim bir kere bile fragmanlar oynarken ekran düzeltilmemiştir hep kayık altyazılar okunmamaktadır.Tek kişi yönetiyor ya yetişmesi lazım her yere(digeride kasada).Belki gidecegim diger filmi fragmanlardan seçecegim sanki fragmanlar izleyiciler filme geç kalmasın diye ilk 10dk'da oynatılıyor.Bunu da geçtik hadi diyelim geç kaldınız yerinizi karanlıkta kendiniz bulmak zorundasınız görevli yok.Geçen gün(bu bir ilk) 2 yıldır görmedigim birşeye tanık oldum..Geç kalan birine fenerle görevli yardım etti!!!Aman tanrım yoksa afm'de düzelmeler mi var?  Son zamanlarda degişiklikler oldugunu da gördüm..Biri şikayet mi etti ne yerinizi siz kendiniz seçiyorsunuz.Direk burası mı olsun diye bir zorlama yok çünkü öyle deyince sizde olsun bari diyorsunuz.
 Son şikayete gelirsek bu ortalıkta gözükmeyen görevli(yada görevliler nerdelerse artık) film bitti mi salonda köşede belirir.Maksat hadi çıkın diger seans başlayacak.Arkadaşım belki filme bir katkım oldu ve ismimi görmek istiyorum.O yazılar bitmeden ''Sana ne?'' benim çıkmamdan...Hele birde bazı filmlerde son anda bir 15snlik görüntüyü kaçırdıysam bu beni daha da deli eder(örn:karayip korsanları, iron-man)..
 Diyecegim o ki izleyicilere ve bu filmleri yapanlara biraz daha deger verilmesi!!!

Hayalleri Olmayan Gençlik


    
  Bu yazıyı yazarken başlıgının ne olması konusunda uzunca bir süre düşündüm.Önce ''Hayallerinden Vazgeçmiş Gençlik'' diyecektim ama sonra daha ne vazgeçmesi belki hayal bile kurmayanlar vardır diye aklımdan geçirdim...Arkadaşımla az önce msnden konuşurken ''çok hayalcisin'' dedi.Bu arkadaşım da daha 17 yaşında.Hayat ona demek ki öyle şeyler göstermiş ki
hayalci degil gerçekçi olmayı tercih etmiş(daha 17)...Şimdiden gelecegini kısıtlamış bunu sadece
o arkadaş için söylemiyorum genelleme yaparak konuşuyorum.Kime sorsam istisnalar olsa da ''normal'' :) bir üniversite kazanmak yada ileride beni idare :) edicek kadar para kazanmak bu insanların hayalleri olmuş artık.
Türkiye'de öyle bir sistem oluşmuş ki hayaller iyi bir üniversiteden geçer olmuş.
Sanki kendi elinde degilmiş gibi herşeyi o üniversitenin yapacagını düşünen insanlar var.Yazarken aklıma geldi
konu dışı bir benzetme olucak ama ''imkan olsa bende yaparım'' diye bir zihniyet vardır.Bunu daha çok bir film,dizi yada şu sıralar sanal ortamdan(facebook) para kazananlar için
söylenir ama büyük başarıların arkasında şu şurdan mezun oldu bu bu üniversite mezunu tarzında birşey söylenmez ama o kadar sıradan olmaya meraklıyız ki o kadar hayal gücümüze yaratıcılıgımıza güvenmiyoruz ki bir üniversiteye kapagı atayım o beni kurtarır derdindeyiz.
 Daha kendi gücümüzü bilmiyoruz sanki başarıya ulaşanlarda ''imkan vardı yaptık abi :) '' tarzında birşey var.Hayır yok tamamen sen kendini kısıtlıyorsun biraz büyük düşün..Hedef ne kadar büyük olursa o kadar başarılı olursun.Ne olmuş çok yüksegi hedefliyorsan olmassa gene o dedigin ''normal'' üniversiteye gidersin yada başka bir normal,idare eder birşey yaparsın.Denemekle birşey kaybetmessin asıl denememek hep içinde tarifini bulamadıgın seni rahatsız eden bir duygu oluşturur.
 Kısacası çogu arkadaşım ''hayallerinden şimdiden vazgeçmiş'' sizin vazgeçmemeniz ve vazgeçmemek dilegiyle...

Öss'ye Hazırlanmaya ''Hazırlanmak''


         
     Öss sonuçlarının açıklanması seneye benim(ve bizim arkadaşların) sınava girecek olmamız...Şimdiden öss hazırlanmamıza neden oldu bu hazırlık ders bazında degilde ''hangi üniversiteyi seçmeliyim?'',''nasıl bir çalışma programı yapmalıyım?'',''hangi meslek bana uygun,ileride istediklerimi karşılayacabilecek mi?'' tarzında daha çok hazırlanmaya ''hazırlanmak'' şeklindeydi...Bugün sabah gazetesinde okudugum haber ile üniversitelerin ögrencileri teşvik edici ödüllerinden haberdar oldum...Özet geçmek gerekirse bana en cazip gelenleri  Bilkent'in ''kapsamlı burs' programı ile birlikte ögrenim ücretinden muaf olmakla birlikte ankara dışından gelenlere iki kişilik odalarda ücretsiz konaklama saglaması ve ayda 275ytl cep harçlıgı oldu.Bilkent'in digerlerinden farkı bu ödüller ilerideki notlara göre kesintiye ugramayacak olması.
 Her üniversitenin ödülleri oldugunu belirtmekte fayda var ama bunlardan söylemeden geçemeyecegim ikinci üniversite ise Koç Üniversitesi bu üniversitenin ödülü ise ögrenci ilk 100 içinde yer alıyorsa bir defaya mahsus 1500ytl ve her ay 400ytl.Bunun dışında internet ve kablolu televizyonların bulundugu iki kişilik odalarda konaklama.Daha fazlası için
  Öss ile ilgili bir yazıya başladık bari devamını getirelim...Seneye gireceklere yada bu sene gireceklere faydalı olacak diger bilgiler:

  1. İki sayısalcıdan birinin lisans programlarına yerleşme şansı var.Eşit Agırlık türünde ise 4 ögrenciden biri lisans programlarına yerleşecek.Sözelde ise bu şans 6'da bir...
  2. Tercihlerde kemikleşmiş '' şu program şu puanla ögrenci alıyor'' yerine ''aldıgı ögrenci ile hangi performası sergiliyor?'' yaklaşımını kullanın
  3. Gelecegin meslekleri ise bilgi iletişim çerçevesinde yaşam bilimleri,çevre ve doga eksenli alanlar, çeşitli mesleklerin kesit alanlarında gelişen meslekler(mekatronik ve biyomimetiks) ve enerji sıralanabilir.
  4. Mühendislik,tıp,hukuk ise güncelligini koruyacak başlıca meslekler
Bilgiler günün sabah gazetesinden alınmıştır...

Dişçi Korkusu


   
   Bende sandığımdan daha fazla dişçi korkusu varmış bunu 2.randevuya ilk randevudan
15 gün sonra gitmekle kanıtlayabilirim :) Korktugum kadar varmıymış tabi ki de hayır ama bugün yine gidilmesi gerekse acıyacak mı acaba tarzında korku hep içimde olucak?Gelelim tedaviyi yapanın degil de tedavi olanın agzından ''Kanal Tedavisi'' nasıl
birşey?İlk gittigimde sadece dolgu yapılacagını sanıyordum doktorun ''kanal tedavisi'' gerekli demesi ve kanal tedavisi gerekli bir dişin resimlerini görmem(resimlerde dişin neresinde işlem yapılacagı gösteriliyor) korku bir kat daha artırdı.Hemen başlayalım istersen dedi ama ben dururmuyum?Biraz zaman geçsin dedim...Yarım saat dolaşıp geldikten sonra anestezi olmama
ragmen bir acı hissettim tek bir noktada ama doktor acıdıgında haber ver demesi sizi rahatlatıyor acıdıgında direk acıyan yere uyguladıgı işlemi bırakıyor bir süre..Her neyse ilk randevudan agzımın yarısını anestezi yüzünden hissetmeyerek çıktım.Diş doktorum tatile gidecegi için bir hafta rahattım ama elbet günler geçti ve perşembe günkü randevu için telefon ettik gelecegimizi haber verdik meşgulüm ama gelirseniz yapabilirim yada pazartesi olsun dedi.Şimdi dişçi korkusu olan birinin eline böyle bir koz verilir mi?Bende hemen pazartesi
olsun dedim.
   İşte sonunda pazartesi geldi gitmem gereken saatten oyalanarak sadece 2saat geciktirebildim.Girdim doktor dedi ''Sinirler ölmüştür anestezi yapmayacagız''(olamazzz)
O an ilk başta korkutsada demek ki gerçekten acımayacak ki igneye bile gerek yok dedirtti.
Ve sonunda ufak acılar duysamda onlarda artık işlemi bir günde bitirmeye ugraşan(çünkü bi daha ki gelişimin uzun olacagını biliyor) doktorun 1:30 saat aynı yerle oynaması sonucu olan şeyler...Şimdi hiç agrı yok ama hala dolgulu yerle çigneyememekteyim, çignerken agrı var..Arkadaşlardan aldıgım haberlere görede bir süre sonra bu geçicekmiş inşallah...
 Dişçi korkusu olanlar kafanlarında büyüttükleri kadar  büyük bir şey degil ama elbet
bir korku olur o da olcak o kadar :)

Sinemaya Annesiyle Gelen Kız



     
   Geçen pazartesi  Narnia'nın ilk filmini seyretmiş biri olarak ikinci filmede gittik...Filme gittigim arkadaşlada  bir hafta önce Çeşme'ye gitmiştim :)  Geçen bir haftada artık ne kadar anı oluşmuşsa hepside komikmiş anlatırken farkına vardık bizi bir gülme krizi tuttu...Sonra bu arada biz ( h-8-9 numaralarında oturuyoruz ben 8 numarada oturuyorum ama hep 9'a oturmak istemişimdir, oraya sonra gelecegim)  konuşurken yanımıza daha dogrusu arkadaşımın yanına 3 kız bir anne oturdu...Arkadaşımın yani ''Semih''in yanına(h-10) oturan kız tam bizim yaşımızda ve her gün denk gelmeyecek kadar güzel...Ben bu arada birşey anlatıyorum Semih'e ve Semih'in donduğunu hissettim :D  ''Semih konuş, konuş Semih'' dememle o sessiz ortamda gülmemek için kendimizi tutarken daha da fazla güldük.Semih kendini topladıgında bir havalara büründü ki sormayın..Kızın duymasını ister gibi'' Geçen hafta Çeşmeye gittik bu hafta nereye gidiyoruz?'' tarzında muhabbetler dönmeye başladı dedim ne yaptıgını anladım yapma, neyse tabi film başlamadı daha   İşte filmin son 10dk'sı ama hiçbir girişim yok yanda ''Anne'' var.Filmin sonuda arkada
romantik bir müzikle bitince...Ben fantastik-macera filmine degilde duygusal-romantik bir filme gelmiş gibi hüzünlendim  ''Semih'' dememle o da hüzünlemiş olcak ki :) ''Anladım , anladım'' cevabını verdi.Filmden çıktıktan sonra da belki son bir umut diye bizde aynı anda çıktık ama ''Anne'' o kadar yakın yürüyor ki imkanı yok...Ve bu talihsizlikte kızın annesi ile gelmesi film çıkışında birbirimize (bkm mutfak ersin tarzında) ''nasıl annesi ile gelir nası ya nası?şans yok oglum bizde'' türünde muhabbetlere girmemize neden oldu :)

Film nasıldı? gibi bir düşünceniz varsa...Film 2 saat boyunca biz bir masal anlatıyoruz ve asla çocuk kitlesinin dışına çıkmayacagız dedirtti.Filmin de kötüsü ise ilk filmin ''Beyaz Cadı''sı nerde şimdi kim bilir? sorularını sormamıza neden oldu.Tek farkı görseller daha gelişmiş , savaş daha uzun ve ilk filmdeki çocuklar biraz büyümüş..Ve film boyunca bekledigimiz filmin fantastik kahramanı ''Aslan'' şaka gibi en fazla 5dk gözükmüştür.Bu da filmi begenmememizin başka bir nedeni...
 

Neden ''Aman Tanrım'' ?

   İlk yazımı yayınlamaktan dolayı ayrı bir mutlu oldugumu söylemeliyim...Önce seçtigimiz ismin ''aman tanrım'' olmasının nedeni bu blogda bugün şuraya gittim, şunu gördüm sonra şuraya gittik eve geldik tekrar başka bir yere gittik şeklinde bütün gün ne yaptıgımı anlatmaktan ziyade düşüncelerimi belirtecegim bir platform oluşturmak istedim.Benim yaşadıklarımdan başka olayları da burda dile getirecegim bugünün ses getiren olayı veya gazetede okudugum veya başka bir yerde okudugum bir olay hakkındaki yorumlarımı da paylaşacagım...Giriş kısmının fazla uzun olup da sıkıcı olmasını istemedigim için bitiriyorum..Son söz ''Hoşgeldiniz''